Anayasa mahkemesinin 11 Aralık 2009 tarihinde aldığı kararla DTP kapatılmış, partinin kurucu başkanları dahil 37 kişiye 5 yıl boyunca siyaset yasağı getirilmiş ve faal olarak milletvekilliği görevini sürdüren Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk ile Mardin milletvekili Ahmet Türk’ün milletvekilliği düşürülmüştür…
Öncelikle şunu belirteyim, demokratik bir ülkede bölgede yaşayan insanların oylarıyla göreve getirilen insanları siyasi darbe niteliğinde bir kararla görevden alan bu zihniyetle beraber “Açılım” resmen, hukuken ve fiilen bitmiştir.
Türkiye’de 80’lerden itibaren, yaklaşık 29 yılda, kapatılan parti sayısı 19. Basit bir matematik işlemiyle, her 1.5 yılda bir partinin kapatıldığını görmekteyiz. Peki, hangi partinin kapatılmasına neden olan sorunlar kökünden çözüldü bu ülkede? Hangi kapatma kararı, söylendiği üzere demokrasiye ve halkın refahına hizmet etti?
Ben, şu ana kadar, hiçbir kapatma kararının gerilimi arttırmaktan ve ekilen demokrasi tohumlarını topraktan çıkartmaktan başka bir işe yaradığını görmedim. Yarayamaz da…
Anayasa Mahkemesi üyelerinin görevi önlerine gelen bir davayı, yargının en yüksek mercii olarak, anayasa dahilinde değerlendirmek ve buna göre karar vermektir.Bu ülke bugün bu durumdaysa, ve seçmenlerin oylarıyla göreve getirilen bir siyasi parti kapatılabiliyorsa bir şeyler yanlış yapılıyor demektir.Her yapılandan sonra bir suçlu aramak adetim değildir ancak illa bir suçlu aranacaksa, 80’lere bakılması gerekiyor. Hatta çok da geriye gitmeyelim 2 sene sonrasına bakalım isterseniz. 82 yılında kabul edilen yeni anayasa askeri bir rejimin getirdiği bir anayasadır ve hala kullanılmaktadır. Demokratik bir ülkede, asker etkisi altında yapılan bu anayasadır suçlu olan.
Darbeler ülkeleri 20-30 yıl geriye götürür derler. Bu sözün doğruluğuna bu kadar hak verdiğim bir başka gün daha hatırlayamıyorum. Biz, ne yazık ki, 20-30 yıl geriye gitmekle kalmadık, hala o zamanların diktacı rejimini uygulatmaya çalışıyoruz. Halen, bazı sorunları görmezden gelerek çözebileceğimize inanıyoruz.
İster “Demokrasi Sorunu” diyin, ister “Azınlık Sorunu” isterseniz de “Kürt Sorunu”… Bu sorunun tek bir çözümü vardır. Bu açılımın tek bir çıkış yolu vardır. O da öncelikle anayasanın değiştirilmesi, sonrasında ise bölmeye değil birleştirmeye yönelik samimi adımlarla beraber bölgede sosyal ve ekonomik refahın arttırılmasıdır.
Biz bu ülkede, Lazca şarkı yazan Kazım Koyuncu’yu bağrımıza basıp, Kürtçe şarkı yazan Ahmet Kaya’yı yuhaladıkça bu sorunu çözemeyeceğiz.
Biz bölgede yaşayan vatandaşlarımızca DTP’ye verilen oyların nedenlerini araştırmayıp, bunlara uygun açılımlar yapmadıkça bu sorunu çözemeyeceğiz.
Ve biz Kürtçe konuşmak, Kürtçe yazmak isteyen insanlarla; bu ülkeyi bölmek isteyen insanları ayıramadıkça bu sorunu çözemeyeceğiz.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve bu kararı ona göre yorumlayın. Bu ülkede, hangi parti kapatıldıktan sonra sorunları çözmek adına olumlu bir tek adım atıldı acaba?
11 Aralık 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
benim şahit olduğum ve hatırladığım kadarıyla kapatılan partilerin büyük kısmı iki temel gerekçeden birine dayandırılarak kapatıldı.
YanıtlaSil1. rejim karşıtı faaliyetlerin odağı olmak.
2. bölücü faaliyetlerin odağı olmak.
şimdi bu sebeplere dayandırılarak kapatılan partileri kapatmak yerine bunları oluşturan ortama son verelim diyorsun da, ülkenin şeriatla yönetilmesini isteyenlere veyahut kendi ülkesini kurmak isteyenlere karşı ne gibi adımlar atılabilir? demokratik açılım palavrası adı altında yapılan görüşmelerde bile devleti pkk'yı ve imralı'yı muhatap almaya zorlayan bir parti diplaatik düzeyde nasıl bir kitleyi temsil edebilir?
Anayasanın değişmesi gerektiğini söylüyorsun ya bir de, nasıl değişmeli anayasa ve kim tarafından değiştirilmeli sence? Karar taslağı yazar gibi blog yazısı yazmakla olmuyor bazı şeyler. Gerçek dünyada işler yapılmalı demekle bitmiyor. Ne şekilde yapılması gerektiğini de açıklaman lazım.
Öncelikle böyle bir yorum yazdığın için teşekkürler. Kendimce cevaplamak gerekirse eğer;
YanıtlaSilBaşta belirttiğin iki neden de tüm parti kapatmalarında etkin rol oynuyor. Ancak şunu da göz önünde bulundurmak lazım; bu bahsettiğim süre zarfı içerisinde kapatılan partiler arasında Emek Partisi, Sosyalist Birlik Partisi gibi partiler de var. Kısacası "rejim karşıtı faaliyetlerin odağı olmak" ve "bölücü faaliyetlerin odağı olmak" günün yönetimine göre rahatça kullanılabilen iki olgu. Keza 91'de dönemin Komünist partisi kapatılırken, şu an TKP'ye herhangi bir dava bile açılmıyor.
Kısacası genelde yukarıda belirttiğim suçlardan sol görüşlü partiler kapatılırken meydan iki tarafında sağcılarına kalıyor ki bunun gerginliği arttırmaktan yana hiçbir katkısı olmadığını söyleyebiliriz.
"Demokratik Açılım"'ın aslında yapılması gereken ancak şu an yapılan şekliyle ilişkilere daha da zarar veren bir olgu olduğuna zaten bundan önceki yazımda değinmiştim.
Yeri gelmişken şunu da belirteyim, DTP'nin politikalarına ya da savundukları noktalara katiyyen katılmıyorum. Lakin yazımda da belirttiğim gibi, parti kapatmanın duruma kesinlikle bir artı getirmeyeceği kanısındayım. Hatırladığım kadarıyla, açılım adı altında atılan yanlış adımlardan önce hiçbir şehit ailesinin devleti protesto ettiğini hatırlamıyorum. Ancak açılımla beraber insanların aklında devletin PKK'ya haksız imtiyazlar tanıdığı gibi bir olgu oluşmuş durumda.
Anayasaya gelirsek, öncelikle belirteyim ki, bir hukukçu olmadığım için bu konuda uzman değilim. Ancak ülkemizde bu anayasaya dayandırılarak yapılan özgürlük kısıtlamalarına ve alınan anti-demokrat kararlardan da haberdarım. Anayasanın değişmesini talep etmemin nedeni, sadece parti kapatmaları gibi olaylarda değil ancak "301. madde" ile de bazı özgürlüklerin kısıtlanmasına mahal veriyor olması. Ki bunun en büyük nedeni de askeriye tarafından getirilen bir anayasa olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu ülkede anayasayı değiştirme yetkisi olan kurul bellidir ki bu da TBMM'dir. Son zamanlarda AKP'nin anayasayı değiştirmek adına yaptığı bir teklif olmuştu yanlış hatırlamıyorsam. İçeriğini bilebilmem mümkün değil tabii, ancak er ya da geç, yukarıda belirttiğim anti demokratik uygulamalara fırsat tanıyabilen bu anayasa değiştirilmelidir.
Dipnot olarak ekleyeyim ki, ben bu yazıyı DTP dışında başka bir parti kapatılsaydı da bu düzenle yazmayı planlıyordum keza benim eleştirdiğim özde DTP'nin değil ama herhangi bir bu kolaylıkla kapatılabiliyor olması...
Umarım kendimi açıkça ifade edebilmişimdir. :)